Acele etmeliydi onun yaptığını kısa sürede fark edebilirlerdi. Kapıyı yavaşça araladı ve etrafına baktı. İki yöne de 10 metre uzanan ince bir koridordaydı. Her iki tarafında da 5 tane, her biri farklı şekilde eski tarz desenlerle kaplanmış kapılar vardı. Koridor iki yönde de başka koridorlara dik bir şekilde bağlanıyordu.
Joseph kapıyı kapattı, önce sağa sonra koridorun sonundan tekrar sağa döndü. Koridorun tam ortasında şaşkın bir ifadeyle kendisine bakan bir nöbetçi vardı. Joseph koşmaya ara vermeden sağ kolunda sakladığı bıçağı Wabisken’i [isim bulmak konusunda rezilim evet, Wabisuke'den çakma isim :)] eline aldı ama bıçağın kabzasına ve içindeki sisteme takılı olan iki ince ipin bir ucu hala kolundaki gizli makaradaydı. Adamın vuruş mesafesine girmesine iki adım vardı. Adam sağ yumruğunu savurdu. Joseph sağa adım attı eğildi, adamın savurduğu kolunu sol eliyle yakaladı, kendine çekti ve Wabisken’i adamın karnına sapladı. Adam acıyla bağırıp sol kolunu Joseph’e doğru savururken Joseph makarayı serbest bırakıp adamın sağından yuvarlanarak yumruktan kurtuldu ve karşıdaki pencereye doğru koşmaya başladı. O koştukça makara ipi serbest bırakmaya devam etti. En sonunda pencerenin önünde makarayı sabitledi. “İpi sıkı tutsan iyi olur.” Diye seslendi ve pencerenden [galiba burası balkon olacak] aşağı atladı.
İpin çekilmesiyle hala adamın içinde olan Wabisken’in kenarları kanca şeklinde iki yöne doğru açılıp adamın iç organlarını parçaladı ve kemiklere sıkıca tutundular. Adam bir çığlık attı ardından karnından öne doğru çekilirken iki koluyla sıkıca ipi yakaladı.
Joseph makarayı yavaş yavaş bırakarak aşağı iniyordu…
Bi ara deftere yazdığım bi geveleme pek bir şeye benzemiyor :D
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)